31 Aralık 2016 Cumartesi

Zil çalıyor, kapınızda kocaman bir çuval...

Neler gördük, neler geçirdik... 2016 acısıyla tatlısıyla, götürdükleriyle, getirdikleriyle bizimdi. Her şeye rağmen bizim yılımızdı. Mikrodan makroya hep birlikte yarattık onu. O yüzden kızmayın ona, dışlamayın onu 2017'i görünce.
Sevgiyle gönderelim 2016'yı...

Yeni olan, yaşanmamış, görülmemiş, tüketilmemiş olan merak uyandırır.

Yeni yıl; umutlar var onun içinde, hedefler var, heyecan var, yeni başlangıçlar var, bırakışlar var istemediklerimizi, yakalayışlar var uçuşan hayallerimizi...



Yeni yıl her şeyi taşır sırtındaki çuvalda, zili çalar ve çuvalını yığar kapımızın önüne. İçinde işimize yarayan yaramayan bir sürü şey olan o koca çuvalı öylece içeri alırsak baştan kabul etmiş oluruz, "ne çıkarsa bahtımıza..."

Çabalayıp almamız gerekir istediklerimizi, gerçek yapmamız gerekir hayallerimizi. Önce ne istediğimize karar verip sonra da harekete geçmemiz gerekir. En önemlisi karar vermektir çuvalın içinden ne alacağımıza. Karar verdikten sonra bakarız çuvalın içine uçuşan milyonlarca dilek içerisinden hemen görüveririz kendimizinkini, oradadır. Uzanıp alıversek? Bazen olur hemen, bazen de bir bakarız ki istediğimiz şeyin kendisi değil de bir resmi var ve resmin arkasında nasıl, ne zaman olacağına dair bir reçete. Reçeteyi alıp okuyup, rotamızı çizip harekete geçeriz ve hedef gittikçe yaklaşır yaklaşır, sonunda zafer bizim olur. Ne kadar istekliysek, ne kadar kararlıysak, ne kadar çaba sarf edersek o kadar fazla şey alırız çuvaldan.

Yeni yılın zilinizi çalıp, kapınıza bıraktığı o çuvaldan ne çıkmasını istiyorsunuz? O istediklerinizi, hayallerinizi elde etmek için neleri göze alırsınız? Ne kadar kararlısınız? Ne zaman eyleme geçeceksiniz? Nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Haydi, ne duruyorsunuz? Baksanıza çuvalın içine... Başlasanıza...